16 Kasım 2021 Salı

 

Tedirgin ve gayretli, arıyor durmadan. Zihninde bir an’ın resmi. Düşmüş, yaralanmış, karşılaşmamış henüz. Birden fazla yüzün olabileceğini, birden fazla olasılığın, gerçeğin ve hakikatin. Darmadağın olabileceğini; tüketebileceğini günün ertesinde. Ürküyor, titriyor, soluyor mekanı kendiyle birlikte, arzulamak ve çabalamak istiyordu. Kurtulmak ve kapanmak. Sonsuz kapanış. İçe doğru çökmek. Neredeydi tam olarak sınır? Nerede duruyordu? Hangi saati ve acıyı yaşatıyordu? Hissetmiyorum.

Hissetmiyorum sana dair söyleyeceklerimi. Bir kimsenin yitmesi. Bir sesin kesilmesi. Bana baktığında kendi kaybını anımsıyordun. Çocukluğun, kızlığın, öylesine uzanıyordu kollarıma. Rahatsız olmuyordu hiç kimse. Aldırmıyordu veya. Kırmak istiyorum; ellerime bıraktığın bu zamanı. Küçük damlaların üzerine çiziyorum zihnimi. Ben durmadan tükeniyorum. İyi olmak ve güzel olabilmek istiyorum tıpkı senin gibi. Ellerime bıraktığında ise çehreni, neden durmadan boğuyor ve sakinleşmiyorum. Hayır!

İyileşmemeli.

En mahreme dokunuyorum. O en ilke. Kesik kesik çiziyorum bu resmi. Bana bakacaklar beni görecekler diye saklanıyorum.

Duruyorum öylece. Kendi içime saklanarak. Sana zarar gelmesin diye, yaralıyorum ellerimi. Dokunduğum yerler ve mekanlar neden kanıyorlar durmadan? Neden hikaye bir değil bir çok yerinden çöküyor?

Sarf etmeden; tüm güzelliklerin seni anımsatacağını sanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder