19 Temmuz 2021 Pazartesi

 

Yeniden KURMAK. Oluşturmak. Yüreğindeki düşmanlığı görebiliyorum. Benim sonumu hazırlayacak olan, bir kez daha kendini oluşturuyor. Bir kez daha kendini olumluyor. Kendini yeniden kuruyor. Kalabalığın arasında öylece uzanıyor. Bir ihtimali tüketebilmek için, seneler öncesinden anımsıyor. Nefreti ve sadakati.

Yüzlerce kez geçtim oradan, tekrar ve tekrar. Kendimi bir sona hazırladım. Bakın, avucumun içindekileri okuyacağım sizlere! Her şey kusursuz ve sorunsuz görünecek.

Beni bir kez daha doğuracak, gerçeğin en çiğ kısmı. Kendime bir düşmanlığı hatırlatıyorum. Şimdi o yüzde tekrar eden her şey. Bana bir kez daha kendini hatırlatıyor.

O kadar basit olamayacağını.

 

 

Yararsız olacak, uğraşlarına ve kaldığın yerden devam etme düsturuna bakılırsa; girişiyorsun bir maceraya. Bu cümleleri anlamı kotarmak adına bir günün ardına, karalıyorsun. Kendine bu yerden hangi zamanı tutuyorsun? Hangi an’ı seyrediyorsun? Seneler önceydi. Düşünmeyi gerektirmeyecek kadar önemsizdi. Bir gerçek var ise kaçmayı başaramadığın bir sessizliği ardına, getirdi. Düşün bi kere.

Beni izliyorlar mıydı? Gözlüyorlar mıydı?

Hangi koşullarda düşünüyorlardı?

Zamanın hangi koşuluna göre, beni oluşturuyorlardı?

Bir bütün olarak hangi an vardım?

Büyük sorular değil elbet. Ciddiyetle girişilmiş bir anlamsızlık ve

Uzaklaşmak için gerekçeler. Kendime uydurduğum tarifler.

Bu gün düşündüklerim,

Hangi yargılara, kesinkes ve duraksamadan varıyorum? İstediğim mutlak, ideal nedir?

Düşünce kalıpları kendini tekrar ediyor. Ben biraz boğuluyorum,

Kaç farklı yargıyla kendimi gözetliyorum?

 

Çeteleler, boğucu gelen sessizlik halleri, değerlendirmeler,

nihayete varmayan alışılagelmiş biçimler. Kayıp, yitmeyen; varolmadan, yitirilen.

 

Soruların sorulması, işaretlerin, ünlemlerin, noktaların, tekerrür eden, manaya yakınsanan

Daralan, duraksanan, sarf olan ve içe çöken hakikat. Yitirilmiş hakikat. Sinmiş, hırpalanmış ,

yaratıcı süreçlerden uzak ve yabancı.

 

Halüsinasyon, hologram, ışığın kırılması. Modern zamanın hezeyan dolu inleyişleri. Alkışlar karşısında sürdürülen orgazmlar.

 

Beni bir aradan tutan ve ayıran,

Beni paramparça bir anımsamaktan uyandıran

Yüceltilen, küçümsenen, sönümlenen, garipsenen, sevilen, nefret edilen

 et parçası.

 

 

Kişisel bir tarih okuması

HANGI ZAMAN DİLİMI?

Uzun bir suredir, davranışlarıma etki ve yön veren, düşünsel dünyamı, hayat görüşümü, algı haznemi karşılayan bir ‘kavramlar’ ‘anlam’ ‘terim’ (yanlış kanıklara, sonuçlara, çarpıtılmış sahsi inanclar, ürünlerine) genel olarak kısıtlı, sönük, iddiası, yönü bulunmayan  sürerliliği olmayan, devingen, dönüşmeyen, kapalı, merakını yitirmiş, obsesyon yaratma eğiliminde, zihnine korkunun hakim olduğu bir zaman diliminden bahsedilebilir.

 

Burada anlam kotarmasından çok birleştirici ve kapsayıcı olarak daha geniş anlamda, samimi itiraflari, kişisel ihtiraslardan uzak bir okuma yapacağım.

 

DÜŞMANLIK

Kaos, muğlak, belirsiz, sis, karartı, uğultu, karaltı, loş

Bir mekan tanımı yapıbilecek miyim? Hangi evi işaretleyeceğim? Yıkıntıların arasında toza ve küle, sarsıntı ve yıkım, kor ve anons

Evin içerisinde yankılanan sözlerin bana ulaşan ağıtların,ezginin son, yakarışı duyacağın bir gece yarısı.

Hangi evde bu? Geceleri terden uyandığım geniş gövdeli ev

Birden fazla gövdeli ev

Kapı aralığı,dama çıkan dayanıksız merdiveni, sokağa bakan ve duyan bir ufak koridorun sonrasından açılan ufak balkonu.

Bu en mahrem ev, neresi?

Avlulu evleri biribirine yakınlaştıran, taşlarına dokunarak ilerlediğin bir gün ışığı

Sokakları arşınlayabiliyor musun?

Bir kac imge ve sahne dışında hangi yer adları ,hangi köşe veya sokak ismi zihnine kazındı?

Bu evde yaşadığını bana anlatır mısın?

Evin yıkılışını anlatabilmem için

 

Gün ortası, iki,üç gövde geniş sayılmayacak bir odanın ortasında sırtüstü yatıp tavanı, ekranı, pencereyi, kediyi seyrediyoruz

 

O geliyor, kapıyı açıyor, adımını atmadan önce başladığı konuşmasına devam ediyor.

Pencereye yaklaşıyor, aramızdan biri dikkatli bakışlarla onu seyrediyor. Biri hoşnutsuzlukla diğerlerini süzüyor, diğeri ise belli belirsiz bir gülümsemeyle ismini hitap ediyor.

Birlikte gülümseniyor. Sokağa bakan, yüzüne vuran belli belirsiz bir haleyle, gözlerini ışığa doğru kısan, pencereye birimizin yaklaşmasıyla dikkatlerimizi verdiğimiz, duvarın kıvırmlarına çatlaklarına duvarın seyrine tekrar dönüş

 

 

Bu zaafa nereden kapıldığımı bilemiyorum. Beni uyuşturan, zihnimi, beni oluşturan ve deneyimleyen her koşulu uzak bir mesafe ve muhtemel olarak şu ana değin ‘öz’ niteliğini yitrmiş ve başkalaşmış (fiziksel bir parçalanma olarak değil) an’ları benliğimin uzak bir mesafesinden seyrediyorum. Nihai olarak bir takım izlerin kalacağını biliyordum. Fakat, bu uzaklık? Nereden deneyimliyorum? Bana yabancı olmayan insanlar, mahremiyetin tekrar tahribi; öz yıkım.

Emin olamıyorum. Aynadaki görüntü, bir anlık bekleyiş; seçeceğim. Haykıracağım veya susacağım.

Hangisi?

Henüz cedvabını veremiyorum. Üç sene önce bir an, ne kadar çoğalabilir. Bilemiyorum.

Anlamak istiyorum. Kavramak. Cevap olarak değil. Bırakmadan kavramak.Birleştiriyorum. Bozuyorum. Yıkıyorum. Tekrar oluşturuyorum. Yalnız bu görüntünün bozunmaya başladğını görüyorum. Uzun süreden beri yıkılmaya yüz tutmuş.

Bunu gerçekletireceğim.

 

Boş bir sayfa duruyor. Üzeri, bir çocuğun elleri gibi. Sanrıları ve gerçeği kovalıyor

Birazdan elini uzatsa ulaşacakmış gibi

Bir yerden han gi saflıkla dönüyor

Alışılmış cümlelere sığınacak; kendini bir kadının gövdesinde yeniden yaratacak

Bir ismi kulağına fısıldayacak, ilk kez ağlayacak

Güldüğünde gözlerine düşen ışığı ve

Karanlık ve yokluğu bağışlayacak

Sonra hikaye bozulacak

Karnına ağrılar girecek, üşüyecek, kalkacak, durağan bir duvarda ellerine bir anlam arayacak

Olmayan bir çiçeiğin gölgesinde ellerine yaslanacak

Her şey olması gerektiği gibi

Bir kaçış yok

 

 

Hiçliğe yakın bir yerlerde. Yakınsamak, yakın, yaklaşık.. Akla uygun bir örüntü kurmaya çabalıyorum. Düşücek miyim? Düştüğüm yerden nereyi seyredeceğim? Mümkün mü? Tekrar geröekleşmek? İdeal olmak. Kestiremiyorum. Bir süre sonra ufak bir hülyadan ibaret diyeceğim, tüm o görünümler, sesler, çoğalmak, durduğum yerler, bir manzaranın tükenmesi..

 Hangi cümlede ağlayacağıma karar vermek istiyorum. Hangi cümleden sonra susmak gerektiğine kanaat getirmek istiyorum.

Düştüm.

Herkesin gözlerine bakarak.

Düştüğüme göre

Nereden döneceğime bir anlam vermek gerekmiyor.

Çıkmak istiyorum, aklın buyruğundan..

 Uzaklaşmak ve özgür hissetmek..

Tekrar münkün mü?

Düşmek. Bir ses vermeden ve çoğalmadan..