22 Eylül 2021 Çarşamba

 Yerinden doğruldu. Ne süredir vaziyetini anlamaya çalışıyor ve sakince etrafına bakınıyordu. Birkaç saat, birkaç gün, birkaç hafta. Kesik bir acı. Takip etmek üzere kollarına ;ulaşabileceği, giderek kendini belli eden, giderek yakınlaşarak boşluğa; ellerini sırtına, omuzlarına, bacaklarına ve ulaşabileceği her yerinde gezdirerek. Uzaklığı hesap edebilir misin? Hangi kayıtlarla? Zihnindeki boşluğu doldurabilir misin?  Karşıma alıyorum seni.

Küçülen gövdeni seyrediyorum. Çaresiz ve sancılı. Durmadan batırıyorum etlerine; parmaklarımı. Kaşıyorum durmadan, o ince duygu kaybolsun diye. Şefkatimle senin boğazına; avuçlarımı yüzünde seyrederek; gözlerinin içine bakıyorum. Kendime doğru çekiyorum. Suratıma bak. Zaman yavaşlıyor. Bir kere daha bizim için. Sana gösterdiğim tarafa doğru ilerle. Bir adım at. Bir adım daha.. Yavaşlamadan ilerle. Kaçmadan benden. Kendi ellerinle kilitleyeceksin. Üzerine kapandığını görünce karanlığın

Tanıdık olan o hissi hatırla. Hani seninle kurduğumuz ve yaşattığımız bir keresinde. Bozunacağını bilerek masumiyetin. Karşına çıkarak ve durarak öylece;

Benden uzak dur! Yaklaşma bana! Kirletiyorsun havayı ve suyu. Sanki tutuyorum elimde bir anlığına; o ince ve sıcak duyguyu. Hatırla derken sen bana. Aslında unut diyorsun; unut ve bırak kendini bana!

Şimdi doğruluyordu kirli ve çıplak zeminden. Gölgesiyle karşılaştı duvarda; kollarını kaldırdı ve kendisine rastlamak isterken karanlıkta. Hiçbir şeyin hareket etmediğine tanık oldu. Her şey yerli yerindeydi. Duvar, çatlaklar, hatta ses bile ona ulaşmağa çabalamıyordu. Öylesine durgundu her şey. Her şeyi yerli yerine koyuyordu manzara.

Zeminden ne yükseliyordu? Karnında hissetmeye başladı o’nu. İlerlemeye başladı, gövdesine, omuzlarına, kollarına ve ellerine.

Şimdi hissediyordu gölgenin kendisini. Yaratmıştı çıplak elleriyle o’nu. Şekil vermişti özenerek. Sevmiş ve beslemişti. Tutmuş ve sallamıştı. Sonra da çekip almıştı tereddüt etmeden. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder