19 Eylül 2021 Pazar

 

Sokağın başından bir kere daha geçtim. Bir kez daha tanık oldum, akışın boğucu haline. Bir yerlere yetişiyorum. Karanlığın içerisinden bir gözü (her zaman orada olan) fark ediyorum. Bana nasıl baktığını anımsıyorum. Karşıma çıktığında kocaman gözleriyle. Saklanıyor durmadan, kaçıyor. Nereden ve nereye? Durmadan sayıklıyor. Kayıp ve unutulmuş bir dilin imkanlarına dayanarak. Sürekli etrafına bakıyor. Neresi burası? Neredeyim? Zamanı anlamaya çalışıyor. O yüzde güzel olan ne varsa, kendini bir kez daha tamamlıyor. Korkutmadan yaklaşıyorum ona. Sakin ol. Her şey geçecek. Bir sancı, ancak tüm duyularını, hayallerini, anılarını ve geçmişini söküp attığında. Geriye biz kalacağız. Yalnız. Sen ve ben. Bu odada. Burada, nefes alacağı ve buraya gömüleceğiz. Bu kez daha sakince  yaklaşıyorum. Uzandığı yerden kaldırmak üzere, sevgi ve sadakatle. Ona açıklıyorum. Büyümek gerekiyor. Sancıları dindirmek. Kulağına yavaşça eğiliyorum. Bir şeyler fısıldıyorum. Bu dili nereden tanıyorum? Sana sesleniyorum. Beni duyuyor musun? İşitiyor musun? Ne kadar süredir yıkıntıların arasında uyuyorsun? Kaç nesildir taşıyorsun dönüşümün acısını yüreğinde?

Bir süredir tanıdık olan her görüntü bana uzaklaşıyor. Gecenin vaktinde bir parıltı uyanıyor. Dışarıya çıkıyorum. Işıkları seyrediyorum. Sürekli uyuyorum. Sürekli sakinleşiyorum. Ölmek üzere değilse de içimde tükeniyor, yaşamın kendisi. Bana söylediklerini ne kadar dinledim? Ne kadar devam ettim? Gülümsemesini, hareketlerini ne süredir takip ediyorum?

-nasılsın?

-iyiyiz, herhalde.

-.

Yabancı ve soğuk. Burada, terk edilmişliğin ortasında kendisini seyrediyorum. Gözlerinin üzerindeki örtüyü kaldırmadan uzaklaşıyorum.

-Ne kadar süredir böyle?

-Bir süredir. Bir şey yemiyor. İçmiyor. Böyle arada uğrayın. Belki birkaç lokma geçer boğazından.

-.

Uzaklaştığım her evin ardında bir yıkım görüyorum.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder